Roza (Gül) hastalığı nedir?
Roza hastalığı yüzde yaygın kızarıklık, damarlanma artışı, sivilce benzeri lezyonlar, ödem ile karakterize kronik bir deri hastalığıdır. Hastalığa özgü cilt lezyonları sıklıkla yüzde görülmesine rağmen boynu, göğsü, gözleri ve kirpikleri de etkileyebilmektedir. Etkilenen bireylerde güneşe, rüzgara, sıcak ve soğuk havaya, kullanılan çeşitli kişisel bakım ürünlerine karşı bir duyarlılık gözlenmekte olup, bu etmenlere maruz kalındığında hastalığa ait kaşıntı, yanma, kızarıklık gibi belirtiler şiddetlenmektedir.
Gül hastalığının belirtileri ve sebepleri nelerdir?
Gül hastalığında özellikle yüzde yaygın kızarıklık, kaşıntı, yanma, kuruluk, hassasiyet, genişleyen ve belirginleşen kan damarları gözlenir. Çevresel faktörler, genetik yatkınlık, anormal bağışıklık yanıtı, Ultraviyole maruziyeti, derinin bariyer fonksiyonunun bozulması gibi pek çok farklı etken hastalığın patogenezinde suçlanmıştır. Gül hastalığında yüzde yaygın kızarıklık ve damarlanma artışı yanında, içi irin dolu akne benzeri lezyonlar, kepeklenme ve kuruluk da gözlenebilmektedir. Hastalığın seyri sırasında gözlerde kuruma, batma, göz yaşarması, blefarit ve göz kapağında şişme gibi oküler bulgular da ortaya çıkabilmekte olup; bu tür semptomlar etkilenen bireylerde yaşam kalitesini oldukça düşürmektedir.
Gül hastalığının klinik belirtilerini artıran faktörler nelerdir?
Farklı yiyecek ve içecekler (baharat, acı, turşu, çikolata, alkol gibi), stres, yoğun egzersiz, uygun olmayan kişisel bakım ürünlerinin kullanımı, gebelik, menapoz ve uzun süreli kortikosteroid kullanımı gül hastalığının şiddetini artırabilmektedir.
Gül hastalığı nasıl tedavi edilir?
Hastalığın en önemli tetikleyici faktörlerinden biri güneş ışığına maruziyet olduğundan; 2-4 saat aralıklarla uygun bir güneşten koruyucunun uygulanması, bunun yanında şapka, gözlük gibi fiziksel bariyerlerin kullanılması ve güneş ışınlarının yoğun olduğu saatlerde güneşe maruziyetten kaçınılması oldukça önemlidir.
Tedavide hastalığın şiddet ve yaygınlığına göre uygun nemlendirici ve yüz yıkama jelleri ile birlikte deriye uygulanan antibiyotikli krem/merhemler ve ağızdan alınan antibiyotikler tercih edilir.
Kılcal damarlanma artışının tedavisinde ise çeşitli lazer yöntemleri ve yoğun atımlı ışık (IPL) etkili olabilmektedir. Özellikle burunda ve yanaklarda şekil bozukluğu yapan ağır olgularda cerrahi, kriyoterapi, elektrokoterizasyon veya dermabrazyon gibi diğer yöntemler tercih edilir.